Tüp Mide

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı nedir?

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı obezite hastalarında midenin büyük kısmının çıkarılması ile zayıflamanın sağlandığı ameliyat yöntemidir. Kalan mide tüp şeklinde olduğu için tüp mide adını alır. Özellikle laparoskopik olarak uygulanmaya başlaması ile bu operasyon; hastanede yatış süresi ve iyileşme süresinin kısalması, daha az iz kalması ve ameliyat yeri fıtığı olasılığının azalması sayesinde çok popüler hale getirmiştir.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Ne Kadar Kilo Verilir?

Ameliyatı takiben sağlıklı beslenen ve düzenli egzersizlerini yapan hastalarda ameliyattan sonra 1 yıl içerisinde %65-80 oranında kilo kaybı sağlanabilir. Ancak beslenme alışkanlıklarını oturtamayan hastalarda ilerleyen zamanlarda yaklaşık olarak %5 oranında tekrar kilo alımı olabilir.

Tam tersine bunlar obezitenin neden olduğu ve daha da şiddetlendirdiği hastalıklardır. Bu hastalıklar ameliyat için engel değil bir nedendir.

Öncelikle operasyon öncesi her hasta için aşağıdaki testler ve tetkikler yapılır:

Biyokimyasal Kan Testleri
Hemogram
Hormon Testi
Hepatit Testi
Tüm karın ultrasonu
Gastroskopi (anestezist eşliğinde)
EKG (kalp röntgeni)
Akciğer Röntgeni
Akciğer Nefes Testi
Gerekirse stres testi ve ECO (elektrokardiyografi)

Gerekli tüm tetkik ve tetkikler yapıldıktan sonra anestezist, dahiliyeci, kardiyolog, göğüs hastalıkları ve endokrinolog ile ileri tetkikler yapılır. Muayene sonuçlarına göre öncelikle hastada kilo alımına yol açabilecek altta yatan bir hastalık olup olmadığı kontrol edilir. Her ameliyatlı hasta gibi böyle bir hastalığı yoksa hasta anestezi uzmanları tarafından muayene edilir ve ameliyata engel bir durum olup olmadığı kontrol edilir. Gerekirse hastalara operasyon öncesi tedavi konusunda uzman uzmanlar tarafından tavsiyelerde bulunulur. Bu sayede operasyon sırasında ve sonrasında oluşabilecek problemler en aza indirilmiş olur.

Piyasada birçok farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan şirketinin malzemeleri, piyasada bulunan ve dünya çapında kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Ancak aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerine göre maliyeti çok daha yüksektir. Ayrıca sağlık söz konusu olduğunda maliyet değil güvenlik önemlidir. Kullanılan her ürünün kendi seri numarasına sahip bir barkodu vardır. Kullanılan her ekipmanın barkodu hasta dosyasında yer almaktadır. Daima kullanılan malzemeyi sorun.

Sızdırmazlık test seti operasyon sırasında ve ardından 2. gün tekrar yapılır. Sızdırmazlık testinin amacı, zımbalarda bir sorun olup olmadığını veya dikiş hattında bir sızıntı olup olmadığını belirlemektir. Kaçak varsa fazladan bir dikiş atılarak kaçak giderilir. Sıvı artırımına başlanmadan önce tekrar sızdırmazlık testi yapılacak ve gerekirse gerekli tedbirler zamanında alınacaktır.

Özel zımbalı dikiş için ek dikiş gerekip gerekmediği tartışmalıdır. Bazı cerrahlar dikiş atmanın kanama ve sızıntı olasılığını azalttığına ve her hastaya dikiş atılması gerektiğine inanır. Bazı cerrahlar ise dikiş atmanın kanama riskini bir miktar azalttığını ancak sızıntı riskini azaltmadığını söylüyor. Tersine, dikiş sırasında damar yaralanması meydana gelebilir, bu da kanama veya sızıntı riskini artırır. Klinik yaklaşım söz konusu olduğunda, bu ikisinin arasındayız. Her hastaya ekstra dikiş atmasak da, zımbalı dikiş bizim için yeterince güvenli olmadığında mutlaka ekstra dikiş atıyoruz. Burada en önemli nokta, operasyonu yapan cerrahın ortaya çıkabilecek herhangi bir soruna müdahale edip düzeltebilecek beceri ve deneyime sahip olmasıdır.

Herhangi bir operasyon sırasında bir damarın tıkanma olasılığı ile birlikte kan pıhtılaşması riski vardır. Bu durum kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organları bir damar beslediğinde ciddi sorunlara neden olabilir. Hastanın kilosu arttıkça emboli riski artar. Bu amaçla bu hastalara operasyondan bağımsız olarak kan sulandırıcı ilaçlar verilir. Kanama riskini biraz artırsa da faydası çok daha fazladır. Kan sulandırıcı kullanımı ameliyattan önce başlar ve iki hafta kadar devam eder. gibi yüksek riskli hastalarda B.:Kalp damar hastalığı olan veya geçmişte emboli geçirmiş hastalarda kullanım süresi uzatılabilir.

Ameliyatın en büyük avantajı tüp mide ameliyatının (sleeve gasterektomi) laparoskopik (kapalı) yani milimetrelik deliklerden yapılması ve ameliyat sonrası ağrının açık ameliyata göre çok az olmasıdır. “Ameliyat oldu, elbette ağrı olacak” cümlesi son derece yanlıştır. 21. yüzyılda hiçbir hasta şiddetli ağrı hissetmemeli ve çekmemelidir. Her hastaya ameliyat sonrası ağrı kesici uygulanarak ağrı çekmesi tamamen önlenir. Burada önemli nokta şudur. Herkesin ağrı eşiği farklıdır. Yine ilaç toleransı ve ilaçtan biyoyararlanımı farklıdır. Dolayısıyla tedavi standart olamaz. Her hastanın ihtiyacına göre ağrı kesici tedavi ayrı ayrı düzenlenmelidir.

Kesiler çok küçük olduğu için sonuçlar da oldukça estetiktir. Birkaç ay sonra dikiş izleri neredeyse görünmez hale gelir. Yaralar iyileştikten sonra, daha az iz bırakmak için bir krem ​​kullanmanız önerilecektir. 3 aylık kullanımdan sonra estetik olarak daha da iyi bir sonuç alacaksınız.

Ameliyattan sonraki 2. gün mühür testinizi yaptırdıktan sonra ilk sıvı alımına başlayacaksınız. İlk iki hafta sıvı fazdır, sonraki iki hafta yumuşak yiyeceklerle (püre) başlarsınız. Bu aşamada beslenme danışmanlığımızın desteği yanınızda.

İlk 15 gün boyunca hastalar protein takviyesi alırlar. Özellikle ilk bir yılda çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri alınır. Bunlar standardize edilmiş ilaçlar değildir ve kan değerlendirmelerine göre ayarlanır.

Ameliyat laparoskopik (kapalı) olarak yapıldığından ameliyattan 1-2 saat sonra kalkıp yürüyebilirsiniz. Ayrıca hastanede kaldığınız süre boyunca bakıma muhtaç bir hasta olmayacak ve kendi kendinize bakabileceksiniz. Ofiste veya fazla efor gerektirmeyen işlerde çalışan hastalar bir hafta içinde işlerine dönebilirler. Özellikle fiziksel olarak zorlayıcı işlerde çalışan hastalar en az bir ay ara vermelidir. Buna göre hastalarımıza hasta notu (Türkiye) veya kısıtlama bildirimi (yurtdışı) gönderilir.

Çoğu durumda kendiliğinden eriyen dikişler kullanılır, bu nedenle bu durumda dikiş alınmasına gerek yoktur. Özel bir durum nedeniyle bu dikiş uygulanamayacaksa dikişin 10. gün kontrol edilmesi ve gerekirse alınması önerilir.

Hastaneden taburcu olduktan sonra duş alabilirsiniz. Dikişlerin kapatılması gerekmez, ıslanmanız sorun olmaz. Duştan sonra, sadece iyice kurulamak ve ardından iyot ile sürmek önemlidir. Kurumasını bekleyin. 10. günden itibaren iyot kullanmanıza gerek kalmaz.

Ameliyattan sonraki ilk bir ayda, tarafımızdan önerilenler dışında herhangi bir ilaç almamanızı rica ederiz. Başka bir doktor size ilaç yazarsa, lütfen bizimle iletişime geçin. 1. aydan itibaren her türlü ilacı kullanabilirsiniz ancak ağrı kesici ilaçların fazla tüketilmesi önerilmez. Ancak ağrı kesici kullanıyorsanız bol su içmenizi rica ederiz.

Tüp mide ameliyatı, birçok kişinin inandığı gibi gıda alımını kısıtlamakla kalmaz, aynı zamanda birçok önemli hormonal ve metabolik etkiye de sahiptir. Birincisi mide hacmi küçüldüğü için daha az yemek tüketilir ama bu diyet yapmak gibi değildir. Her zaman aç değilsiniz, ancak her zaman tamamen tükenmiş bir tokluk hissiniz var. Az miktarda yiyecek bile tokluk hissi için yeterlidir. İştah hormonu olarak da bilinen Gharelin, midenin dibinde üretilir. Midenin bu kısmı da çıkarıldığı için iştah da önemli ölçüde azalır. Mideden salgılanan ve bağırsaklara etki eden çeşitli hormonal etkiler de vardır. Bunun etkisi halen araştırılmaktadır, henüz kesin etkisi bilinmemekle birlikte, herhangi bir kilo kaybı başlamamışken, ameliyattan kısa bir süre sonra şeker ve tansiyon değerlerinde düzelmeler gözlenebilmektedir. Mide ciddi bir şekilde aşırı doldurulmadığı sürece, mide hacminde uzun vadeli önemli bir artış olmaz. Hastaya az miktarda yiyecek verildiğinde ilk tepki, mide kesesinin duvarının gerilmesi ve beyne midenin dolu olduğunu söyleyen sinirleri uyarmasıdır. Hasta sanki büyük bir yemek yemiş gibi tok hisseder ama aslında bu sadece birkaç kaşıktır.

Tüp mide ameliyatından sonra tekrar kilo alma riski çok düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum faydayı alabilmek için hasta sadece belirtilen öğünlerde yemek yemeli, günde 2-3 öğün yemek yemeli ve arada atıştırmalardan kaçınmalıdır. Bu operasyon, yıllar içinde kazanılan beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirir. Ameliyat sonrası kilo artışı olan olguların hemen hepsinde yemek kapasitesinde artışın olmadığı görüldü. Yenilenen kilo alımının nedeni öğün aralarında atıştırılan yüksek kalorili atıştırmalıklarda yatmaktadır. Bu tür yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıran bilinen bir ameliyat yoktur.

Az miktarda vitamin veya mineral eksikliğine (B12 vitamini, demir, kalsiyum, folat) neden olur.
Daha az ömür boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip bakımı gerektirir.
Revizyon cerrahisi için seçenekler çok geniştir.
Bir sorun varsa endoskopi ile safra yollarına ve pankreas kanalına müdahale seçeneği vardır.
ERCP, biyopsi gibi işlemler daha kolay yapılabilmektedir.
Hiçbir mide dokusu kapalı kalmadığı için endoskoplarla bunu kontrol etme imkanı her zaman vardır.
Midenin ghrelin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı çıkarıldığı için iştah azalması daha fazladır.

Kliniğimiz operasyonları oldukça uygun fiyatlara sunmaktadır. İletişim numaralarımızdan detaylı bilgi alınabilir. Bariatrik cerrahi fiyatları diğer ameliyatlara göre biraz daha yüksektir. Ancak bazı önemli noktalar şunlardır: Kullanılan malzemeler önemli bir maliyet faktörüdür. Piyasada birçok farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan şirketinin malzemeleri, piyasada bulunan ve dünya çapında kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Ancak maliyetleri, aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerine göre çok daha yüksektir. Maliyet değil sağlık önemlidir.Ameliyathanenin ve operasyonun yapıldığı hastanenin belirli donanım ve standartlara sahip olması gerekir. Tüm endüstriler tam zamanlı doktorlara ve yeterli yoğun bakım yataklarına ihtiyaç duyar. Ameliyat masasından hasta yatağına kadar tüm ekipmanlar fazla kilolu hastalar için uygun olmalıdır. Bu nedenle işlemin her hastanede yapılması uygun değildir.Bariatrik cerrahi sadece ameliyatla bitmemeli ayrıca 7 gün 24 saat ulaşabileceğiniz bir destek ekibi de olmalıdır.Tüm bu gereklilikleri yerine getirmek ameliyatın maliyetini diğer cerrahi müdahalelere göre biraz daha arttırır. Yaşam kalitesini bir kenara bıraksanız bile obezitede asıl maliyet uzun vadede bakıldığında ortaya çıkıyor. Obezitenin neden olduğu eklem sıyrıkları, diyabet, astım, uyku apnesi ve tansiyon gibi sağlık durumlarının tedavisi için harcanması gereken para kat kat fazladır.

AMELİYATSIZ ZAYIFLAMA

Hamile ve emziren bayanlarda kullanılabilir mi?

Ameliyatsız Kilo Verme’nin hamile veya emziren kadınlarda kullanımına ilişkin yapılmış yeterli çalışma yoktur.

Hastaların toplam ağırlıklarının %10-15’ini 3 ila 6 ay içinde kaybetmeleri beklenir. Bu, yaşa, metabolizmaya ve egzersiz sıklığına bağlı olarak kişiden kişiye değişebilir.

Her şeyden önce, hiçbir tedaviden mucize beklenmemelidir. Tıbbi müdahale sonrasında beslenmenize dikkat etmelisiniz. Ameliyatsız kilo verdikten sonra yüksek yağlı veya yüksek karbonhidratlı yiyecekler (fast food) yememeye özen gösterilmelidir. Sağlıklı beslenme planına mümkün olduğunca sadık kalırsanız, ameliyatsız kilo vermede maksimum verim alırsınız.

Fast food ve gazlı içecekler tüketmek zararlıdır. Ameliyatsız Kilo Ver’i kullanan hastalar daha geç acıkır ve daha küçük porsiyonlarla ve daha hızlı doyarlar.

Mevcut kilo verme yöntemlerinin hiçbiri garanti edilmiyor. Ameliyatsız zayıflama iştahı azaltmayı amaçlayan bir uygulamadır. Kullanımdan sonra bir diyet planı izlenmezse kişinin kilo vermesi beklenemez.

Hem Ameliyatsız Kilo Verme hem de Mide Balonu tedavileri tokluk süresini uzatmayı amaçlayarak hastanın daha kolay diyet yapmasını ve kilo vermesini sağlar.Mide Balonu uygulaması bazen mide bulantısına neden olabilir. Hacim ayarlama ve balon çıkarma yenilenmiş bir endoskopik girişim gerektirir, bu nedenle ameliyatsız zayıflamadan biraz farklı bir yöntemdir.

Ameliyatsız kilo vermenin yaşı var mı?

Hastalar işlem sırasında anestezi altında oldukları için herhangi bir ağrı hissetmezler. İşlem sonrasında sadece boğazda hafif bir rahatsızlık olabilir ancak bu kalıcı değildir.

Gastrik By-Pass

Şeker, astım, tansiyon ve benzeri durumlar gastrik bypass ameliyatına engel olabilir mi?

Aksine obezitenin neden olduğu ve ağırlaştırdığı hastalıklardır. Bu hastalıklar operasyona engel değil sebeptir..

Öncelikle operasyon öncesi her hasta için aşağıdaki testler ve tetkikler yapılır:

Biyokimyasal Kan Testleri
Hemogram
Hormon Testi
Hepatit Testi
Tüm karın ultrasonu
Gastroskopi (anestezist eşliğinde)
EKG (kalp röntgeni)
Akciğer Röntgeni
Akciğer Nefes Testi
Gerekirse stres testi ve ECO (elektrokardiyografi)

Gerekli tüm tetkik ve tetkikler yapıldıktan sonra anestezist, dahiliyeci, kardiyolog, göğüs hastalıkları ve endokrinolog ile ileri tetkikler yapılır. Muayene sonuçlarına göre öncelikle hastada kilo alımına yol açabilecek altta yatan bir hastalık olup olmadığı kontrol edilir. Her ameliyatlı hasta gibi böyle bir hastalığı yoksa hasta anestezi uzmanları tarafından muayene edilir ve ameliyata engel bir durum olup olmadığı kontrol edilir. Gerekirse hastalara operasyon öncesi tedavi konusunda uzman uzmanlar tarafından tavsiyelerde bulunulur. Bu sayede operasyon sırasında ve sonrasında oluşabilecek problemler en aza indirilmiş olur.

Piyasada birçok farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan şirketinin malzemeleri, piyasada bulunan ve dünya çapında kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Ancak aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerine göre maliyeti çok daha yüksektir. Ayrıca sağlık söz konusu olduğunda maliyet değil güvenlik önemlidir. Kullanılan her ürünün kendi seri numarasına sahip bir barkodu vardır. Kullanılan her ekipmanın barkodu hasta dosyasında yer almaktadır. Daima kullanılan malzemeyi sorun.

Sızdırmazlık test seti operasyon sırasında ve ardından 2. gün tekrar yapılır. Sızdırmazlık testinin amacı, zımbalarda bir sorun olup olmadığını veya dikiş hattında bir sızıntı olup olmadığını belirlemektir. Kaçak varsa fazladan bir dikiş atılarak kaçak giderilir. Sıvı artırımına başlanmadan önce tekrar sızdırmazlık testi yapılacak ve gerekirse gerekli tedbirler zamanında alınacaktır.

Özel zımbalı dikiş için ek dikiş gerekip gerekmediği tartışmalıdır. Bazı cerrahlar dikiş atmanın kanama ve sızıntı olasılığını azalttığına ve her hastaya dikiş atılması gerektiğine inanır. Bazı cerrahlar ise dikiş atmanın kanama riskini bir miktar azalttığını ancak sızıntı riskini azaltmadığını söylüyor. Tersine, dikiş sırasında damar yaralanması meydana gelebilir, bu da kanama veya sızıntı riskini artırır. Klinik yaklaşım söz konusu olduğunda, bu ikisinin arasındayız. Her hastaya ekstra dikiş atmasak da, zımbalı dikiş bizim için yeterince güvenli olmadığında mutlaka ekstra dikiş atıyoruz. Burada en önemli nokta, operasyonu yapan cerrahın ortaya çıkabilecek herhangi bir soruna müdahale edip düzeltebilecek beceri ve deneyime sahip olmasıdır.

Herhangi bir operasyon sırasında bir damarın tıkanma olasılığı ile birlikte kan pıhtılaşması riski vardır. Bu durum kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organları bir damar beslediğinde ciddi sorunlara neden olabilir. Hastanın kilosu arttıkça emboli riski artar. Bu amaçla bu hastalara operasyondan bağımsız olarak kan sulandırıcı ilaçlar verilir. Kanama riskini biraz artırsa da faydası çok daha fazladır. Kan sulandırıcı kullanımı ameliyattan önce başlar ve iki hafta kadar devam eder. gibi yüksek riskli hastalarda B.:Kalp damar hastalığı olan veya geçmişte emboli geçirmiş hastalarda kullanım süresi uzatılabilir.

Ameliyatın en büyük avantajı tüp mide ameliyatının (sleeve gasterektomi) laparoskopik (kapalı) yani milimetrelik deliklerden yapılması ve ameliyat sonrası ağrının açık ameliyata göre çok az olmasıdır. “Ameliyat oldu, elbette ağrı olacak” cümlesi son derece yanlıştır. 21. yüzyılda hiçbir hasta şiddetli ağrı hissetmemeli ve çekmemelidir. Her hastaya ameliyat sonrası ağrı kesici uygulanarak ağrı çekmesi tamamen önlenir. Burada önemli nokta şudur. Herkesin ağrı eşiği farklıdır. Yine ilaç toleransı ve ilaçtan biyoyararlanımı farklıdır. Dolayısıyla tedavi standart olamaz.

Kesiler çok küçük olduğu için sonuçlar da oldukça estetiktir. Birkaç ay sonra dikiş izleri neredeyse görünmez hale gelir. Yaralar iyileştikten sonra, daha az iz bırakmak için bir krem ​​kullanmanız önerilecektir. 3 aylık kullanımdan sonra estetik olarak daha da iyi bir sonuç alacaksınız.

Ameliyattan sonraki 2. gün mühür testinizi yaptırdıktan sonra ilk sıvı alımına başlayacaksınız. İlk iki hafta sıvı fazdır, sonraki iki hafta yumuşak yiyeceklerle (püre) başlarsınız. Bu aşamada beslenme danışmanlığımızın desteği yanınızda.

İlk 15 gün boyunca hastalar protein takviyesi alırlar. Özellikle ilk bir yılda çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri alınır. Bunlar standardize edilmiş ilaçlar değildir ve kan değerlendirmelerine göre ayarlanır.

Ameliyat laparoskopik (kapalı) olarak yapıldığından ameliyattan 1-2 saat sonra kalkıp yürüyebilirsiniz. Ayrıca hastanede kaldığınız süre boyunca bakıma muhtaç bir hasta olmayacak ve kendi kendinize bakabileceksiniz. Ofiste veya fazla efor gerektirmeyen işlerde çalışan hastalar bir hafta içinde işlerine dönebilirler. Özellikle fiziksel olarak zorlayıcı işlerde çalışan hastalar en az bir ay ara vermelidir. Buna göre hastalarımıza hasta notu (Türkiye) veya kısıtlama bildirimi (yurtdışı) gönderilir.

Çoğu durumda kendiliğinden eriyen dikişler kullanılır, bu nedenle bu durumda dikiş alınmasına gerek yoktur. Özel bir durum nedeniyle bu dikiş uygulanamayacaksa dikişin 10. gün kontrol edilmesi ve gerekirse alınması önerilir.

Hastaneden taburcu olduktan sonra duş alabilirsiniz. Dikişlerin kapatılması gerekmez, ıslanmanız sorun olmaz. Duştan sonra, sadece iyice kurulamak ve ardından iyot ile sürmek önemlidir. Kurumasını bekleyin. 10. günden itibaren iyot kullanmanıza gerek kalmaz.

Ameliyattan sonraki ilk bir ayda, tarafımızdan önerilenler dışında herhangi bir ilaç almamanızı rica ederiz. Başka bir doktor size ilaç yazarsa, lütfen bizimle iletişime geçin. 1. aydan itibaren her türlü ilacı kullanabilirsiniz ancak ağrı kesici ilaçların fazla tüketilmesi önerilmez. Ancak ağrı kesici kullanıyorsanız bol su içmenizi rica ederiz.

Gastrik bypass ameliyatından sonra tekrar kilo alma riski çok düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum faydayı alabilmek için hasta sadece belirtilen öğünlerde yemek yemeli, günde 2-3 öğün yemek yemeli ve arada atıştırmalardan kaçınmalıdır. Bu operasyon, yıllar içinde kazanılan beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirir. Ameliyat sonrası kilo artışı olan olguların hemen hepsinde yemek kapasitesinde artışın olmadığı görüldü. Yenilenen kilo alımının nedeni öğün aralarında atıştırılan yüksek kalorili atıştırmalıklarda yatmaktadır. Bu tür yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıran bilinen bir ameliyat yoktur.

Daha fazla vitamin veya mineral eksikliğine (B12 vitamini, demir, kalsiyum, folat) neden olur.Daha fazla ömür boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip bakımı gerektirir.Revizyon cerrahisi şansı çok azdır.Bir sorun varsa hiç şansı yoktur. endoskopi ile safra yollarında ve pankreas kanalında ERCP ve biyopsi gibi işlemler yapılamaz Geride kalan kapalı mide dokusunda sorun olup olmadığı incelenemez ve kontrol edilemez Midenin ghrelin (iştah hormonu) içeren fundus kısmı olduğu için ) dışarı sızar, çıkarılmaz, iştah azalması azalır.

Kliniğimiz operasyonları oldukça uygun fiyatlara sunmaktadır. Detaylı bilgiye iletişim numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.Bariatrik cerrahi fiyatları diğer ameliyatlara göre biraz daha yüksektir. Ancak bazı önemli noktalar şunlardır: Kullanılan malzemeler önemli bir maliyet faktörüdür. Piyasada birçok farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan şirketinin malzemeleri, piyasada bulunan ve dünya çapında kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Ancak maliyetleri, aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerine göre çok daha yüksektir. Maliyet değil sağlık önemlidir.Ameliyathanenin ve operasyonun yapıldığı hastanenin belirli donanım ve standartlara sahip olması gerekir. Tüm endüstriler tam zamanlı doktorlara ve yeterli yoğun bakım yataklarına ihtiyaç duyar. Ameliyat masasından hasta yatağına kadar tüm ekipmanlar fazla kilolu hastalar için uygun olmalıdır. Bu nedenle işlemin her hastanede yapılması uygun değildir.Bariatrik cerrahi sadece ameliyatla bitmemeli ayrıca 7 gün 24 saat ulaşabileceğiniz bir destek ekibi de olmalıdır.Tüm bu gereklilikleri yerine getirmek ameliyatın maliyetini diğer cerrahi müdahalelere göre biraz daha arttırır. Yaşam kalitesini bir kenara bıraksanız bile obezitede asıl maliyet uzun vadede bakıldığında ortaya çıkıyor. Obezitenin neden olduğu eklem sıyrıkları, diyabet, astım, uyku apnesi ve tansiyon gibi sağlık durumlarının tedavisi için harcanması gereken para kat kat fazladır.